Hayatımda bir defa Eskişehir'e gittim. O abiyi ben de gördüm ama olayını bilmiyorum. Deli diye tanıtmışlardı bana.

@lonely penguin çok şaşırdım şu an. Bu abi 6 yıl önce de mi aynı durumdaydı ya ? Ben son iki üç senedir ortalıkta sanıyordum. Bu yıl çok görmedim ama iki sene önce her gün görüyordum gerçekten.

bahsettiğin şahıs bahsettiğim şahıssa 3 sene öncesine kadar losso'nun orada 50 kuruşa çorap satan abiydi tabi meslek değişikliğine gitmiş olabilir.:)

Sessiz sakin bir abi. Hep doktorlarda volta atıyor. Bazen adalarda kafeye oturuyor. Bir şeyler ikram ediyorlar sanırım. Ben de tanımıyorum. Bunu ben de düşünmüştüm. Psikolojik sorunları olduğu belli.

bir arkadaş dün cevap atmıştı. O ara tik atamadım. bugün baktım silinmiş yanıt. eğer görürse kendisine çok teşekkür ettiğimi belirtmek istiyorum.

Anladım. Bana gerçekten çok saçma geliyor. Bir de klinik sahibi veteriner hekimlere de adaletsizlik olduğunu düşünüyorum. Zira hasta ile klinik kelimelerinin insanda oluşturduğu intiba da farklı. Halbuki hastane olan da klinik hizmeti veriyor ama hastane ismi sayesinde bir avantaj elde ediyor. Her yerde hastane diye reklamını yapan, koca koca hayvan hastanesi tabelası asan yerin klinikten bir farkı olmalı. Acil bir durumda arayınca "iki saat sonra açacağız" diye cevap verecekse başlarım öyle hastaneye. Klinik bu cevabı verebilir ama hastane vermemeli.

duyuru açtıktan sonra cevabı kendim buldum. Tahmin ettiğim gibi 24 saat açık olmak zorunda hayvan hastaneleri yönetmeliğine göre. i.hizliresim.com

hatırlaması ve bulması gerçekten zor ama;

sibel ve kalbimi kıra kıra dizileri olabilir mi acaba? belki oyunculardan çıkarırsın..

hiç bir diziyi anımsatmadı vallahi, o dönemki dizilerin de çoğunu izlemişimdir.

bakacağım dediğiniz dizilere. Teşekkürler.

Diziyi sanırım buldum. Fakat yanlış hatırladığım bir şeyler varmış ya da hatırladığım kısımlar ilerideki bölümlerden. Seni Yaşatacağım adlı dizinin ilk bölümünü izledim. Psikolojisi bozuk kızı görünce hatırladım o dizi olduğunu. Fakat sadece ilk bölümü yüklü olduğu için hatırladığım detayları bulamadım.

Gücünü kötüye kullanmak istedikten sonra Türkiye'de savcı veya hakim olmasına gerek yok. Polis memuru ile takışsan bile uğraştırırlar. Karşıdakinin ahlakına bağlı ama büyük oranda sıkıntılı bir durum haklısın yani.

Savcıyı,Hakimi bırak internette avukatlık ünvanıyla insanlar seni korkutmaya çalışıyor. Ne yaptığından eminsen pabuç bırakmayın bu tiplere.Hakettikleri cevabı usturupluca verin.

Direkt gorevini kotuye kullanmak diye dusunmemek gerek. Bir kere o hakim savci ya da avukata ne yaptin da sana bir sey yapmasindan korkuyorsun diye dusunmek lazim. Masumsan gorevini kotuye kullanarak pek bir sey yapamaz sana. O kadar da degil. Hukukcuyla bozuşursam bittim mi derken şu olabilir, hukukçu olmayan biri dava acmaya seninle ugrasmaya üşenebilir, korkabilir, yol yordam bilmiyor olabilir. Ama hukukcu biri genellikle üşenmez, işin peşine duser ve yapilmasi gerekeni yapar. Daha korkusuz olur yani dava acma konusunda vesaire.

hukuka aykırı davranırsan ve avukat/hakim/savcı bunun peşine düşerse bu görevi kötüye kullanmak olmaz.

@cabiday sen de avukatsın benim kastettiğim şey; hukukçu olmayan biri aynı durum karşısında dava acmaya benimle ugrasmaya üşenebilir, korkabilir, yol yordam bilmiyor olabilir. Ama hukukcu biri genellikle üşenmez, işin peşine duser bu durumda adalet nerede bence yok o zaman herkes hukukçu olsun ülkede. madem hukukçu olmayanların hakkının yenmesi çok olası böyle bişey olabilir mi. devlet bu pozitif ayrımcılığa neden sessiz. hukukçu olmayanlar allaha emanet yaşıyor demek ki.

Öyle bir şey olursa, parası neyse ödersen peşini bırakır ama biraz maliyetlidir, ortak özellikleri genel olarak.

böyle bozuşmalarda haklıysam hemen hukuki yollara başvururum. zaten her gün adliyeye gidiyorum bi 10 dk'da atıyorum dün bana twitter'dan küfreden kişiyi süründürmek için uğraşırım nolcak. :)

@kaderimse işte adaletsizlik burada işssiz bir avukata denk gelsen bittin oysa interette herkesin anasına bacısına küfrediliyor. sadece internet de değil yani avukatlardan gelen şahsi şikayetlere daha iyi bakmalı devlet görevinin verdiği avatajla mı yapıyor bunu diye ama bakmıyodur kesin

alakayı anlamadım ama hukukçu olmayıp bizzat kendi işleri için uğraşan çok insan var ülkede. herhangi bir ayrımcılık da görmüyorum. yine bunu işsiz avukat /hakim işi de görmüyorum. tamamen farklı bakış açılarımız var.

"Herkesin anasina bacısına kufrediliyor ama avukata savciya denk gelirsen sikayet ediliyorsun. Bu adaletsizliktir." Yanlış anladigimi umuyorum. Aslinda herkes sikayet etmeli ama ugrasmiyorlar. Vatandasin hakkini aramasini engelleyen nedir pardon da ? Üsenmeyip bir zahmet gideceksin adliyeye. Hukukçu da ayni prosedure tabi, vatandas da. Adaletsizlik nerede anlamadim. birileri ya bu avukatmiş hakimmis diyerek küfretmekten sataşmaktan çekiniyorsa bu korku faktorune yine adaletsizlik diyemezsin. Tabi bunlar hukuka aykiri islemler icin. Yoksa sen suçsuzken sirf hukukcu diye kimse senin canini yakamaz.

Sonuc olarak birileri hukukcu oldugu icin yol yordam biliyor ve sonuç alacagindan emin oldugu icin hukuki islem baslatmaktan çekinmiyor, birileri de amaan nasil olsa sonuc alamam kim simdi adliyeye gidecek diyor diye esitsizlik var diyemezsin.

@aqua niye diyemiyim devlet iki vatandaşa da eşit bilgilenme hakkı vermemiş madem öyle bu eğitim zorunlu tutulur her vatandaşa. adam hukukçu diye kendine laf ettirmezken diğeri hukukçu değilim diye küfürleri yutuyorsa burada bi adaletsizlik vardır. ya hakaret ve sövme suç olmaktan çıkmalı veya kamu davası olmalı adil olması için.

Bilgisayar sarj aleti mouse kalem kutusu cikolata agiz spreyi dudak kremi powerbank

kitap, kalem, gözlük, güneş gözlüğü, tütün tabakası, bazen ekstra tütün, power bank, dudak kremi, ıslak mendil, kağıt mendil, yara bandı, deodorant, sakız, kulaklıklar. genelde bunar fix.

gunes gozlugu-kindle-kulaklik-kalem-su-kuruyemis

Powerbank, ufak bir tırnak makası seti, sakız, diş ipi, ağrı kesici, bir kaç tane ilaç(grip nezle, talcid etc.), fish eye telefon lensi, bir bloknotla kalem, mezura, micro usb şarj aleti, led ışık(usbden çalışan, powerbank için) bir ufak çikolata, neşter bıçağı, açacak, kopmayan ince halatlardan, 30 cm çapında bir lastik kordon, pusula, su geçirmez kendi yaptığım bir ufak çok sağlam içine not bırakabileceğim özel kutu, 2 sağlam çöp poşeti, yara bandı.

Ben dışardayken Zombi apokalips filan olursa zorda kalmayacağım şeyler işte, bunlarında hepsi ufak bir etui içinde, çanta değiştirince onu birinden diğerine atıyorum sadece.

Aynı zamanda evde ciddi gıda zulam var.

yağmur yağma ihtimali varsa yağmurluk veya ince bir hırka, derse gireceksem defter, bazen laptop, deodorant, kulaklık, tapır,şarj aleti, ağrı kesici.

spor malzemeleri, su, termosta kahve, kitap-defter-kalem, dudak kremi, deodorant, şarj aleti.

ha bi de artık güneş gözlüğü.

yaşasın :) yalnız değilmişim!

tamamını yazmamıştım manyak olduğum düşünülür diye.

paketli sigara, tütün, sigara kağıdı, filtre, çakmak, parfüm, kitap, güneş gözlüğü, ev anahtarı, kulaklık. ilk defa bugün çantayla çıktım bu arada, çok memnunum.

kitap tükenmez kalemler ıslak mendil kulaklık hırka

değişiyor sürekli, çanta taşımayı sevmem ama aldığım zamanda içine koyacağım şeyler genelde hırka ve güneş gözlüğü, anahtar olur.

Laptop, sarj aleti, telefon, saat sarj aletleri. Kullandigim ilaclar. Agri kesici. Tutun (yedek kapali paket her zaman olur), sigara kagidi, filtre, kagit kalem. Parfum.

her zaman almıyorum, alınca; gözlük, güneş gözlüğü, defter, kalemler, mama, naneli sakız/şeker, su, kitap, mevsime göre deodorant, powerbank

kitap, defter, kalem kutusu, su, bisküvi, kulaklık, tarak, deodorant, parfüm, makyaj çantası, güneş gözlüğü, peçete, ıslak mendil, el kremi, yara bandı, anahtarlar, cüzdan, ağrı kesici, şemsiye, minik diş fırçası, küçük ayna, şekerler.. şimdilik aklıma gelenler. gittiğim yere göre ekstralar olabilir.

Telefon, kulaklık, power bank (ya da duruma göre şarj aleti), yazın su, mendil, minik kolonya, ruj, anahtar, cüzdan, kalem, yazın güneş gözlüğü, bazen kalem parfüm.

Boxer, traş köpüğü, çorap, tırnak makası değişik geldi; itiraf edeyim.

Spor malzemelerim, ruj, güneş kremi, su, muz, şarj aleti, okula da gidiyorsam + kağıt kalem

Kitap+defter, küçük ayna, selpak, anahtar, cüzdan, kartlık, ipod, dudak nemlendiricisi, 2 adet ruj. bugün bunlar var. (Bunlar çantamın temel parçaları)

Ekstra olarak; termos, bilgisayar ve şarj aleti, ıslak mendil.

spor eşyalarım
öğle yemeğim ve atıştırmalıklar

kitap, kalem, not defteri, baska bir not defteri, ogs, telefon, ayaga takilan isik, makyaj cantasi, parfum, el kremi, toka cantasi, islak mendil, gozluk, ogle yemegi, ruhsat, pecete, cuzdan, sakiz, kumas poset ve gecici olarak gezdirdigim bardak alti gibi ivir zivirlar.

Gözlük kabı, gözlük temizleme zımbırtısı, kobo, kalem, not defteri, kağıt/ıslak mendil, alka seltzer, tütün kesesi, ekstra tütün, kağıt, filtre, çakmak, kulaklık, çorap, boxer, deodorant/parfüm, krem, diş fırçası, sıcak dönemlerde tişört. Evet, manyağım.

Gunluk sirt cantasiysa

Powerbank, sarj kablosu, sarj ucu, cuzdan, 1 lt su, gunes gozlugu, suni gozyasi damlasi, lens kabi, mendil, sigara, cakmak, minik not defterim, ajandam, tukenmez kalemim, rujum, goz kalemim.
Bunlar fiks.

Havaya gore hirka, semsiye, gunes kremi vb ekleniyor.

kelepçe, kravat, prezervatif, güneş gözlüğü, asma kilit, bozuk para, telefon bağlantı kablosu, kulaklık, tükenmez ve uçlu kalem, kalem ucu, silgi, nasır bandı, mendil, Rennie tablet.

t-shirt, deodorant, parfum, kondom, zar, powerbank, sarj aleti, kulaklik, gozluk, mendil, su, sakiz, kartlar ve kimlik.

@mermize yaklaşık iki yıldır çanta ile dolaşıyorum. Ne zaman ne olacağı belli olmayan, saçma bir hayat sürdüğüm için yaşam kalitemi kat kat artırıyor diyebilirim. Çantamda olan çoğu şeye her gün, diğer kısma ise bir iki gün içinde kesinlikle ihtiyaç duyuyorum.
Hatta az önce çantama bir baktım da bir iki şeyi yazmamışım :)

Herkes amma çok şey gezdiriyormuş yanında. Ben normal dışarı çıkacaksam cüzdan, anahtar, telefon ve toplu taşıma kartı alıyorum. Bazen çanta çok boş görünüyor bir de kitap atıyorum. Okula giderken de su, kağıt ve kalem ekleniyor.

yusuf halaçoğlu

oral sander

feridun emecen

Dördüncü sınıf tarih öğrencisi olarak şunu söyleyebilirim ki; burada önemli olan nasıl tarih kitapları okumak istediğin. Eğer tarihle ilgili herkesin rahatlıkla anlayabileceği, anlatımı kolay olan ve okuması sıkmayan kitaplar arıyorsan İlber Ortaylı'nın yanına kimi söyleyebilirim çok bilmiyorum onun tarzında yazan. Yok eğer daha akademik kaynaklar okumak istiyorum, daha belli alanlar üzerine yoğunlaşmak istiyorum diyorsan, Cemal Kafadar, Edhem Eldem, Suraiya Faroqhi, Yavuz Selim Karakışla, Kate Fleet, Zafer Toprak, Şevket Pamuk, Stanford Shaw, Donald Quatert, Colin Imber, Kemal Karpat, Halil Berktay, Feroz Ahmad olabilir. Daha spesifik alanlar söylersen Kent Tarihi, İktisat Tarihi vs gibi çeşitlendirebilirim önerileri.

hangi konu üzerine çalıştığınız önemli.

ismail hakkı uzunçarşılı, ismail hami danişmend

Özel olarak çalıştığım bir konu yok. İlgim var sadece. Ama biraz farklı kitaplar arıyorum. Bize öğretilen tarihte çok çarpıtılan, yanlış anlatılan şeyler de oluyor. Biraz farklı bakış açıları da istiyorum. Konu olarak da kurtuluş savaşı sonrasına da ayrı ilgim var.

Hanioğlu, M. Şükrü.Ozellikle de „From Wars to The Great War: A Hero Is Born“.

eric hobsbawm, christopher hill, edward palmer thompson, irfan habib, ram sharan sharma, cem kafadar, halil inalcik.

yusuf halacoglu'dan ise uzak durmanizi nacizane oneririm. kendisi tescilli bir irkcidir.
bu mevzuda da hobsbawm'in soyle bir sozu vardir:
"hashas cicekleri nasil eroin bagimliginin hammaddesi ise tarih de oylece milliyetci, etnik ya da kokten dinci ideolojilerin hammaddesidir. geçmis bu ideolojiler icin temel bir oge belki de en temel ogedir. uygun bir gecmis yoksa -ki yoktur- her zaman uydurulur"

celal şengor- dahi diktator okuyup çok beğendim

Yukarıda yazdığın Ortodoks yazarları dengelemek için Erdoğan Aydın okunabilir.

Tarihçi demeyeyim ama Reşat Ekrem koçu diyorum

özel göz temizleme solüsyonları var iran kedileri ve benzer cinsler için.
veterinerinize bir sorun, belki onlar lekelerin çıkmasını ya da oluşmamasını sağlıyordur.
içeriği nedir bilemiyorum, belki borik asitli karışımlara benziyor olabilir.

eğer iltihap yoksa ılık çayla silerseniz gözlerindeki akıntıdan dolayı oluşan yapışıkıkları, geçecektir bir süre sonra. Yok iltihap gibi bir durum, yaralanma vs bir durumdan dolayı akıntı varsa bir krem veya damla kullanmadan geçmez kolay kolay.

@evandro roncatto:

çay da biraz renk bırakıyor beyaz kedilerde.

- teknik bir meslegi olup avrupa veya turkiyede kariyer yapmak isteyen biri icin almanca
- sosyal bilimlerden meslegi olup avrupa veya turkiyede kariyer yapmak isteyen biri icin fransizca
- abd de kariyer yapmak isteyen biri icin ispanyolca

ispanyolca

fransızca.
kolaylık açısından da ispanyolca. onun da melodik yapısı var.

ispanyolca

almanca. berlin müzik için mükemmel bir yer. tabii orada yaşayabilmek başlı başına bir dert. ama ütopik konuşuyorum.

ispanyolca öğreniyorum

ingilizceyi mükemmelleştir. diğerleri gereksiz.

almanca öğrenirdim sanırım.

Ne iş yaptığınıza ve okuduğunuz bölüme göre değişir.

Ben Almanca veya Fransızcayı tercih ederdim.

Yurt dışına çok seyahat eden biri için İspanyolca
Mühendislik ve fen bilimleri alanında eğitim gören ya da çalışan için Almanca
Tarih, Sosyoloji, Edebiyat vb alanlar için Fransızca
Portekizceye bir sebep bulamadım. Zevk için öğrenilir gibi duruyor en fazla

eski yunanca.

kesinlikle ispanyolca

çok çok pahalı.
alabilsem de, verdiğim para içime oturarak alıyorum.

ya evet her şey çok pahalı. karı koca çalışmamaıza rağmen mutfak masrafı bize de çok geliyor. en son kilosu 48 den bonfile aldım. ben arada kıymaya kuzu-koyun etine falan ağırlık veriyorum. haftada bir de işte yarım kilo dana eti anca tüketiyoruz. sadece et değil balıkta pahalı. çiftlik olmasın biraz iyisi olsun dersen çok pahalıya geliyor. gerçi bizim yaşadığımız yerdende kaynaklanıyor o biraz. haftada bir geliyor balıkçılar. Kuruyemişlerde çok pahalı. cevizi bimden alıyorum ama menşei abd. bakliyatlarda öyle hep dışardan.

Kurban kesin daha mantikli atin derin dondurucuya iyi bi kasap bonfileyi pirzolayi ayirsin daha iyi olur. Biz oyle yapiyoruz uzun surede gidiyor daha ucuza denk geliyor genel olarak. Zaten kurban zamani degil ucuz olur kurbanlar:)

Normal et olarak malesef cok pahali alamiyoruz normal sartlarda turkiye'de.

3 bin gelire zor olur tabi almak. Ev kira mı, kendi eviniz mi ? Bebeğin masrafları, faturalar, temel ihtiyaçlar, benzin, falan derken bu fiyatlarla baş etmek imkansıza yakın. Et fiyatlarının neden bu kadar yüksek olduğu şurda güzel bir şekild açıklanmış ;

www.google.com.tr

ara sıra bonfile alıyorum 1-1,5 kg arası. yanında pilavla çok iyi gidiyo meret. verdiğimiz para çok ama, bi biraya 7 tl, bi sigaraya 11 tl verirken neden bi kilo ete 60 lira vermiyim diyerek kendimi avutuyorum.

fakir.avi

Yiyoruz ama gelire oranla ülkede ciddi et yiyememe durumu olduğu kesin.

adam diyor ki, 2002'de şu kadar kilo et alıyordun asgari ücrete, şimdi şu kadar artı x kadar alıyorsun. bunlar nesilden nesile böyle oç.

harcamalarınızı gözden geçirin bence. 50 lira bir et için fazla ama 50 liranın kendisi 3-4 bin lira maaşlı birine fazla bir rakam değil. bütçeyi düzgün kullanırsanız alabilirsiniz.

sigara, bira, alkol, gereksiz ekmek tüketimi, abur cubur v.s gibi konuları gözden geçirin. maaşı aldığınız zaman et için harcayacağınız kısmını ilk olarak ayırın.

protein için yumurta ve tavuk sık tuketiyordum zaten ama onların fiyatıda uctu .
15tl ye tavuk yiyecegime 35 tl ye kırmızı et alıyorum artık ara ara. 60-70tl dediğiniz etin kaliteli kısmı heralde onlardan zaten yiyemedik.

dışarda yediğimiz zamanda aynı tavuk şiş alsan 13tl , kofte 14 tl köfte yeyim bari oluyorsun , sonra köfteyi dışarda yiyecegime yarım kilo et alırım deyip bir döngüde buluyorum kendimi :)

Eve et almak disarida yemek yemeden, abur cubu ya da gereksiz harcama yapmaktan cok daha mantikli ancak alim gucunu ulke capinda zorlamasi cok normal. Cogu asgari ucretle gecinen kisinin yedigi et kurban eti oluyor maalesef. Ancak butce ayarlamasi konusuna ben de katiliyorum. Her gun et yemek zorunda degilsiniz ancak madem bu kadar para veriliyor guvenilir marka ya da kasaplarin eti alinmali. Aksi takdirde cabuk yaglanmasi icin gdolu yemle vs beslenen hayvanin etinde ne b12 ne d vitamini hicbir sey olmuyor. 30-40 liralik kiyma alinip yemeklere katabilirsiniz. Ayda 1 kez filan ciger alabilirsiniz birkac dilim de olsa, cigerin besin degeri cok yuksek. Disarida yenilen koftelerin vs hicbiri guvenilir degil. 15 tlye satilan kofte defalarca ayni yagda kizartilan kansorejen yiyecekler. 40 tl ye de kaliteli kofte yiyecekseniz gidip kasaptan 1 kilo et alip yemeklere katmak daha mantikli. Lezzet olarak degil ancak besin degeri olarak tercih edilebilir. Bir de kasaptan kemik alip kaynatip kemik suyunu dolapta saklayarak yemeklere katmak da cok faydali. Aylik 100-200 tl az da ayrilabilir.

carrefour da kıyma 30 tl kuşbaşı 32 tl.

ben tek başıma yaşadığım için kendime yetecek kadar alabiliyorum. Fakat dört kişilik bir ailenin akşam yemeğini çıkartacak kadar kırmızı et alabilmesi gerçek anlamda iyi para kazanması gerekiyor.

etsiz yaşayamadığım için alıyorum
ama yurtdışında 3 kuruşa aldığım dev t-boneları düşündükçe çıldırıyorum

şebnem dönmez?

gördüm bu fotoyu sanırım benimle evlen gibi yarışmaların birinde atatürke hakaret eden videosu olan bir yarışmacı ismini bilmiyorum
yanılıyor da olabilirim.

şebnem değil.

www.youtube.com bu kadın.

www.youtube.com

evet. bu sorunun cevabını bildiğim için ben de utanıyorum...

Murder One

olum moth into flame muhteşem bir şarkı değil mi ya. sürekli onu dinliyorum ben.
spit out the bone, here comes revenge, atlas rise falan da güzel ama bir moth into flame değil gibi bence.

edit: kimse bahsetmemiş, ben de unutmuşum yazmayı ama manUNkind da süper keyifli bence.

atlas rise'ı tek geçerim!

Halo on fire
Spit out the bone

1-now that we're dead
2-atlas... rise

Moth Into Flame bana ilk dönem Metallica şarkılarını hatırlatıyor biraz, o nedenle en sevdiğim şarkı oldu.

now that we're dead
spit out the bone
dream no more
moth into flame

Kapanmaz ama acik da olmaz tam olarak. Tekrar takarken baya aci cekebilirsiniz tekrar takarken. Bence bir an once bir kupe alip takin

kapanır. kulağımı ilk deldirdiğim zamanlarda mesela duşa girerken küpeyi çıkarıyordum, duştan çıkıp kurulanıncaya kadar yarı kapalı hale geliyordu. hala daha bir hafta küpesiz tutmam kulağımı. belki benim hücreler hızlı yenileniyordur, bilemedim ama geçici de olsa iki üç liralık bir şey taksan iyi olur.

kisiden kisiye degisiyor ama cok rahat kapanir. Benim 6 aylik olan bile 2 haftada tamamen kapanmisti ornegin.

kapanır

İki güne varmadan kapanır. İki nez deldirdim, ikiside de bir ya dai gün çıkarmak durumda kaldım ve kapandı

kapanır. eskiden o delme küpelerini birkaç ay çıkarmadan takın derlerdi. bir haftada çıkarmasaydınız keşke. en azından takabilirseniz onu geri takın, ama o da kalındır hiç girmeyebilir.

kapanır bence. hiç mi küpe alma imkanın yok? yoksa değiştire değiştire tak.

Benim bir günde kapanmıştı.

arkadaşlar dediklerinizi dikkate alıp küpe alıp taktım. Teşekkürler :)

facebook kullanıyorsanız ''kadın adam'' grubuna katılın. Soruyu sorduğunuz gibi direkt gönderirler karikatürü. Kullanmıyorsanız da bir arkadaşınızdan rica edinç

Kadın anam grubunun linkini atabilir mi biri ya? Aramaya yazınca çıkmıyor

kitaptan çekip yükledim,sen yazana kadar ceceli hiç dikkatimi çekmemişti karikatürde.
i66.tinypic.com

çol teşekkürler arkadaşlar

makarna, omlet, tavuk ızgara, tost, pilav

Paran olduğu zaman et sote, paran olmadığı zaman tavuk sote.

www.youtube.com

köfte ve hellim peyniri, tavada; önceden dolaba köfte stokla; yemek için 10-15 dakikada ikisini de tavada pişire bilirsin.

hazır mantı alıp makarna gibi pişir.

donmuş lazanya.

iki günde bir soruluyor eski duyurulara bakabilirsin

iki günde bir soruluyor eski duyurulara bakabilirsin

kıyamam, şimdi nasıl ufaklık?
direkt aynı kafese koymayın zaten, ilk kuş yeni geleni istemeyecektir büyük ihtimalle.
2. bir kuş geldiğinde çoğunlukla strese girip ya kendilerini ya da yeni gelen kuşu öldürebildiklerini söylemişti bize kuşçumuz.
yem çıkarmasının bir çok sebebi olabilir, halsizliği de yeni geldiği bir evde anlaşamadığı bir kuşla karşılaşmış olmaktan strese girmiştir, ondan olabilir.

kuşları yanyana getirmeyin, ayrı odalarda kalsınlar. siz de fazla üstüne gitmeyin elinize almak falan gibi şeyler yapmayın bir süre. müzik dinletin, çok gürültülü ve yüksek sesli olmasın yumuşak hafif müzikler açın dinlesin.

biraz dinlensin hayvan hasta olup olmadığını anlamak için gelişmeleri takip edersiniz.

Dediğiniz gibi su an ayrı odalardalar. Sabah suyuna çok az parol katmıştim ayakları sıcaktı ateşi varsa düşsün istedim. Belki hata yapmisimdir ilaç yüzünden kusmus olabilir. Şu anda da pek iyi gözükmüyo kafesinin altına inip saklanmak ister gibi davranıyor. dün eve getirirken üsüdu sanırım üstüne dediğiniz gibi stres de yapmış olabilir kendimi suçlu hissediyorum ne yazık ki. Umarım iyi olur ama pek umudum yok. Teşekkür ederim

acil bir veteriner bulmaya çalışın. kafesin altına inip saklanmaya çalışma davranışı başladıysa durum pek iyi değil. üşütmüş muhtemelen ilaç tedavisiyle iyileşebilir acele ederseniz.

sorunu söylerseniz yardımcı olmaya çalışırım. veteriner değilim. foto da eklerseniz daha iyi olur.

Aslında sorun uzun biraz. Şöyle anlatayım. Saglıklı bir muhabbet kuşumuz vardı. Bir güb sürekli olarak kusarak yaptıkları harekeyi yapmaya başladı. Fakat kusmuyor sürekli olarak o hareketi yapıyordu sadece. Baslangıcta o hareket hariç bir sorun yok gibiydi. Ötüyor, uçuyordu ama gün icinde 20-30 kez o hareketi yapıyordu. Muhabbet kuşundan anladıgını düsündügüm ve daha önce başkq bi kusumu kurtaran veterinere gittik enfeksiyon kapmış gecmesi uzun sürer deyip ilac tedavisi uyguladı ama bir aya yakın bir sürede hic bir ilerleme olmadı ve kuşu kaybettik. Kaybettigimizde artık çok zayıflamıştı. Kuşu kaybettikten bir hafta kadar sonra başka bir kuşumuzun hastalandıgını fark ettik. Kaybettigimiz kuştan farklı olarak sadece o öğürme hareketini yapmıyor, kusuyor ve günde bir kere kusuyor. Dışkısı poposuna yapışıyor ve hayvan zayıflamış. Ama görüntüsü kabarık degil akşam vakitlerinde kusmadıgı zamanlarda da cok kötü degil. Veterinere götürdük, kuş kumu ve toz ve sulu bir ilac verdi. Üç gündür akşamları yine kusuyor. Cok bir ilerleme yom tedavide. Acaba diger kuştan enfeksiyon mu bulaştı yoksa tesadüfen yakın zamanlarda hasta oldular ve problemleri farklı mı. Bu kafama takılıyor ama en önemlisi bu kuşu da kaybetmek istemiyorum. Benim gözlemledigim kadarıyla sorunlar aynı degil cünkü kaybettigimiz kuş kusma hareketi yaparken bir şeyler cıkartmayı asla başaramaz boşa ögürürdü ve günde 10-20 kez yapardı. Bu kuşsa bir kere yapıyor ve kusuyor. Nasıl iyileşebilir ? Cözebilecek bir veteriner lazım.

i.hizliresim.com şu da uyurken çektiğim fotoğraf.

Yeminde sorun olabilir mi değiltirseniz bi. Ya da etrafta yeşil gözüken Çiçekleri yiyip zehirlenmiş olabilir de. Benim muhabbet kuşuda bir ara tuhaf hareketler yapıp kusuyordu. Farkettim ki Çiçekleri yiyormuş saf. Umarım iyileşir.

veteriner teknisyenliği okudum ek olarak . hayvan hasta gibi gücünü kaybetmiş gözüküyorsa mutlaka veterinere götürün diyordu. çünkü güçsüz görünmeyi gerçekten sevmezler ve doğada kötü görünmek istemezler diyor.
çoğu veteriner kuşların kliniği ile ilgili ders almıştır diye tahmin ediyorum. bir an önce gitmenizi öneririm.
veterinerinizi değiştirip daha detaylı hikaye anlatmanız da etkili olabilir. kitapta da okumuştum bir şeyler ama unuttum ben de :)) veteriner daha detaylı bilir.

yemleri kustuğunda bi sıvı oluyor mu? yoksa kuru şekilde mi duruyor yemler?

ecoli olabilir ve bulaşıcıdır. kafesinde kuş kumu yoksa acilen kuş kumu alıp koyun. suyunu her gün tazelemeniz gerekiyor.

çok teşekkürler hepinize cevaplarınız için. kum koymamızı veteriner de söyledi yedirmeye çalışıyoruz kum. yemleri sıvı şekilde kustu şimdiye kadar.

kalbim veteriner kliniğinde bir yarasa yavrusuna küvözde baktıklarına şahit oldum, elbette kuşa da bakar turgay bey.

www.kalbimveteriner.com

Bilseler de yapabilecekleri bir şey yok.

Halk için dış dünya ile Bağlantı tamamen devlet kontrolünden geçiyor. Şu an mobilde Olduğum için atamıyorum ama kuzey korede internet ve halk gibi aramalar yaparak bununla ilgili kaleme alınmış sağlam bir şeyler bulabilirsin.

Velhasıl bence halkın bir kısmı için mümkündür böyle bi durum.

kuzey kore çok farklı bir memleket ya. bizim anlamlandırabileceğimiz türden bir yapı değil bana kalırsa.

halkın çok büyük bölümü inanılmaz kısıtlı imkanlarla ve ciddi baskı altında yaşadığı için tabii ki diktatörlükle yönetildiğini bilmiyor, bilse bile yapabilecekleri pek bir şey yok. bazı suçların cezası üç nesli de kapsıyor; yani siz bir şey yaparsanız, ananızı babanızı ve çocuklarınızı hatta torunlarınızı bu yüzden çalıştırabiliyorlar. toplama kampı gibi bi' şeyleri vardı yanlış bilmiyorsam.

internet için kendi ağları var, yurtdışına erişemiyorlar çok yetkili kişiler haricinde. onlar da zaten kore'nin kaymağını yiyen tabaka, "iyi ki amerikan falan değiliz amk orda zengin olamazdık bu kadar" diyorlardır. şikayetçi olduklarını sanmıyorum.

adamların metrosu var ama ekmekleri yok. öyle saçmasapan, garip bi' yer. bizim gominisler çok sever de gtümle gülüyorum onlara. o kadar seviyorlarsa gidip yaşasınlar bakalım becerebiliyorlar mı.

@acemi, he birader amerika falan işi gücü yok kuzey kore'yi kötülüyor. çok büyük ve tehlikeli bir düşman çünkü kuzey kore. o blogları sen pek iyi okumamışsın belli ki, okusan o fotoğrafları ne zorluklarla ve nasıl korkarak çektiklerini bilirdin. her şeyin yasak olduğu, vatandaşın aptal yerine koyulduğu fakir bir ülke kuzey kore. çok daha özgürmüş. ulan vatandaşı yurt dışına çıkamayan özgür ülke mi olur? bu kadar seviyorsanız gitsenize oraya, madem böyle bir "rüya" kuzey kore, neden gitmiyorsunuz? kapıda kurşuna dizmelerinden mi korkuyorsun?

@khiron, komünizm olmadığını biliyorum da bizim gominis tayfa çok sever ondan dedim.

oraya gidip gezmiş birisinin hazırladığı iyi bir yazı dizisi var. bir fikir verecektir: www.celebialper.com

okuduğunda da göreceksin halkın nasıl seviyelere göre bölündüğünü, turistlerin nerelerde gezdirildiğini ve gezdirilen yerlerde bildiğin senaryoların döndüğünü...vs. mesela vice'ın kuzey kore belgeseli de var, onu da izlemeni tavsiye ederim. orada bir bölüm vardı. vice ekibini halkın internete gayet serbest bir şekilde girdiğini göstermek için bilgisayar laboratuvarına götürüyorlar. ama kimse internetin nasıl kullanıldığını bilmiyor. bir adamın görüntüsü vardı, google açık önünde ama hiçbir şey yapamıyor, arama ekranına bakıyor sadece. genelde insanlar sayfalarda sadece aşağı yukarı dolaşıyor :) halk dediği görevli insanlar işte. bu şartlarda yaşıyorlar.

ayrıca: (bkz: birey kültü)

bir kız vardı ailesiyle çin'e kaçmıştı, oradan da güney kore'ye geçmiş işte. kim jong-il'in insanların zihnini okuyabilen bir tanrı olduğuna inanırmış. böyle bir ortamdan bahsediyoruz. ancak dediğim gibi kaçan var, demek ki ne olup bittiğinden haberi olan insanlar da var. yaygın bir korsancılık da var deniyor mesela, dışardan dvd getiriliyor. tabii dvd dediysem de güney kore filmleri falan işte. yine de dış dünya ile ilgili bilgi sahibi olabiliyorlar ve bu dvd sayısının gün geçtikçe arttığı söyleniyor. kaçan kuzey korelilerden yarısından fazlası yabancı dvd'lere ulaştıklarından bahsediyordu.

fakat ne olursa olsun genel itibariyle bence o tapma durumu kolay kolay değişmeyecektir.

neredeyse unutuyordum :) i.imgur.com

Hiç sanmıyorum bildiklerini. Bu tür sistemlerde, tek ve mutlak doğru vardır; ve o da , devletin vatandaşlarına sunduğudur. Aksi düşünülemez bile.
Zamanında, ne kadar "ekonomik eşitlik", "emeğin sömürüsü" "kapitalist sermayederler" vs gibi sloganlarla kurulmuş sosyalist ideoloji temelli devlet varsa' öyle veya böyle son derece otoriter bir yapılanmaya gitmemiş midir?
Ülkemizin, onca sorununa rağmen yine de çok şükür diyor insan bu tür ülkelerin de varlığından haberdar olunca.

@der meister kuzey kore refah içinde bir ülke değil bunu kimse iddia da edemez de @acemi'nin dediği gibi kuzey kore hakkındaki çoğu iddianın yalan olduğu defalarca kanıtlanabilir. her ay ''x'i köpeklere yedirtti'', ''üzerine füze atarak idam ettirdi'' vs. şeklinde yazılan haberler bunun en büyük örneği.

kendi ülkenizdeki baskıya, adaletsizliğe odaklanacağınıza gidip kuzey kore halkını irdelemeniz de enteresan geldi bana. burada garip diye anlatılan olayların çoğu günlük hayatta türkiye'de de gerçekleşiyor.
kuzey koreli insanlara, liderinin zihin okuyabilen bir insan olduğu benimsetilmiş, bizde de liderini eleştirmenin günah olduğunu iddia eden insanlar mevcut.
internet özgürlüğü yok. güvenlik hizmeti sıfıra yakın. adalet sistemi ağır yaralı. ülke günden güne fundamental islama kayıyor. kurtulması imkansıza yakın şekilde toplum içine terörist olgular yerleşiyor.

kısaca tencere dibin kara, benimki senden kara...

çelebi alperi okurken bir kısım dikkatimi çekti.

"Devlet dış dünyaya yalan söylüyor. Devlet halka yalan söylüyor. Basın halka yalan söylüyor. İnsanlar birbirlerine yalan söylüyor. Tur görevlileri ziyaretçilere yalan söylüyor. Kuzey Kore yalanları her gün ve sürekli."

çok yabancı gelmedi sanki

@isimsiz, kuzey kore halkı öyle bir ortamın içerisinde doğup büyüyorlar. oradaki lider anlayışı ile türkiye'dekinin uzaktan yakından alakası yok. türkiye'de azınlıkta olan o tip manyakları örnek gösterip onunla koca ülke nüfusunun genelinde görülen vakayı aynı görmek pek doğru olmaz. kaldı ki burada kuzey kore insanları sorulmuş, türkiye değil. kuzey kore sorulduğunda kuzey kore irdelenir hani, duyuruyu açan kişi türkiye'yi sormamış, değil mi?

19. yüzyıl siyasi tarihi - fahir armaoğlu
20. yüzyıl siyasi tarihi - fahir armaoğlu
amerika bir. devl. halklarının tarihi - howard zinn

bunların yanında büyük eserlerden de bir-iki tane okusun. don kişot olur, karamazovlar olur, suç ve ceza olur, ilahi komedya olur.

Oral sander siyasi tarih

Lokum gibi lokum

Sizi ve kardeşinizi tanımıyorum, gereksiz bir tavsiye olabilir dolayısıyla ama, listeye Türkiye tarihini de ekleyin. 30-40 yaşına gelip Atatürk ile ilgili tek anı kitabı okumamış olan insanlar biliyorum. Atatürk'ün Uşağı İdim - Cemal Granda'yı ekleyebilirsiniz mesela.

Ben de kuzenlerime yaz tatili için kitap alıyorum. En son liste şöyleydi:
- Hatıralar, İsmet İnönü
- Kendine Ait Bir oda, Virginia Woolf
- Evrim Kuramı ve Mekanizmaları, Çağrı Mert Bakırcı
- Hayvan Çiftliği, George Orwell
- İkna, Jane Austen

Ortaya karışık şeklinde alırsanız daha iyi olur. Sadece bilgi veren kitaplar alırsanız sıkılabilir, arada roman da olsun derim. Bir tarih, bir bilim, bir anı kitabı, bir roman...vs gibi

Çok iyi düşünmüşsünüz bu arada hediye kitap almayı, o konuda ayrıca kutlarım.

tevfik çavdar - türkiye demokrasi'sin tarihi

herkese çok teşekkür ederim

içinde bulunduğumuz çağ, artık temelci bir "kendini geliştirme" yöntemini içermiyor. çok fazla şey var. bir yandan klasik eserleri okuma zorunluluğu dayatılırken, bir yandan da güncel eserler peşimizi bırakmıyor. bu ikisi arasında bir denge kurmak gerekli. bence, bu kadar büyük bir önem atfetmeyin bu "genel kültür" işine. birazcık serbest bırakın.

kardeşinizin nelere ilgi duyduğunu bilmiyorum, ama bana kalırsa klasik ve güncel eserlerden oluşan karma bir liste yapmalısınız. siyasi tarih kitaplarını kesinlikle önermiyorum. onun yerine, bir felsefeye giriş kitabı çok daha yararlı olur. içinde siyaset felsefesi de olacaktır muhtemelen, tarihe girmeden önce genel siyasi kuramları öğrenmesi gerek. sonra ne tarihi istiyorsa okur.

www.idefix.com

mesela yukarıdaki kitap oldukça uygun. gençler için sade bir dille yazılmış, kolay okunur bir kitap. baştan sona okumak zorunda da değil, bir başvuru kitabı olarak düşünsün, istediği bölümü açıp okusun. ondan sonra, eğer ilgisini çekiyorsa, filozofların özgün eserlerini okuyabilir. eleştiri kitapları, filozoflar hakkında yazılmış biyografi kitapları değil de, bizzat özgün metinleri okumalı öncelikle.

bunun dışında, edebiyata da giriş yapmak gerek. bence bir klasik, bir çağdaş eser okumalı. bu hep böyle gitmeli. fikrimi ne kadar takdir edersiniz bilmiyorum ama eğer mesaj atarsanız bir şeyler önerebilirim.

bilime ilgisi varsa eğer, bilimde de, klasik ve güncel olmak üzere ayrı ayrı orijinal metinleri okuyabilir.

m.imdb.com

teşekkürler hocam bunu izlemiştim. izlemediğim bişi olursa daha iyi olur.

letterboxd.com

geçen gün (bkz: crazy stupid love)ı izledim öylesine komedi olsun diye. Kafa dağıtmak için iyi bence sevdim ben(romantik komedi)

Hodejegerne. Film bi alır içine kafanı düşünmeye vakit kalmaz.

(bkz: stuck in love)
(bkz: the spectacular now)
(bkz: about alex)

the grand budaepst hotel

Big nothing

the heat'e çok güldüm ben.

40, 26, 17, 9,8 :)

42
27
15
9.8

hile hurdayla...

42, 27, 15, 11,5

39
28
16
9

40
26
14
12

salladigim anlasilsin diye kusuratli yazmadim.

akp 44 gerisini sıralayın

son anket:

geziciarastirma.com

42,23,16,15,8,4

lost olacak ülke anasını satim

akp: 39
chp: 25
mhp: 15
hdp: 11

Hdp 9,5
Mhp 18
Chp 24
Ak parti 44

38,5-28,5-18-11

grgn dediydi dersiniz.

nasıl salladığımı bilen bilir :)

akp: 35
chp: 23
mhp: 22
hdp: 13
diğer + bağ.: 7

nerede ısınmadı hava? bugün istanbul'da şortla gezdim ben, o kıştan sonra bu havaya soğuk dersem mikail çarpar beni. çok da ısınıp yakmasın zaten bence, yavaş yavaş olsa yeter.

valla İstanbul'u bilmem de Ankara'ya bu Nisan ve Mayıs en kötü 2 günde 1 hep yağmur yağı Nisan'In ortasından itibaren. Mayıs'ın 3. haftası bir bayağı ısındı hava sonra yine yağmura döndü. Bu kadar yağmurlu bir yıl hatırlamıyorum yakın zamanda.

istanbul gündüz acaip sıcaktı. akşam işten dönerken hafif üşüdüm. üstümde tişört vardı sadece.

evet ya böyle bi serinlik var inceden, önceki senelere nazaran daha geç geldi yaz, yada geliyor ama bu şort giyilmesine engel değil tabi ki.

kimseye tik vermemem gerekirdi çünkü hepiniz şaşırmışsınız. istanbul çok soğuk!

öyle reklam olmaz bence yanlış hatırlıyorsun

doğru hatırlıyorsun vardı o reklam. bulayım atarım linkini.

Tesekkurler bekliyorum

soruyu gördüğümden beri bakınıyorum bir türlü bulamadım. reklam o kadar net aklımda ki. kalabalık bir yer, pazar yeri veya çarşı gibi, kadını elle taciz ediyor sonra kadın dönüp ''abi'' diyor bayağı da olay olmuştu dediğin gibi ama bir türlü bulamıyorum.

İnternette o kadar kamu spotuyla ilgili dalga amaçlı videolar çekilmiş ki "Yasaklanan kamu spotu" yazınca sadece üniversite öğrencilerin çektiği videolar çıkıyor. Bulması cidden zor..

Evet kapalicarsida cekilmisti. Bugun bir ark.la konusu oldu , oyle reklam olur mu sacmalama vs dedi. Kendisine kanitlamam lazim

öyle olacak sanırım. 8, 8.1'de de öyle olmuştu.

ben de ikilemde kaldım. 7 kullanıyorum bir de ben. gerek var mıdır bilemiyorum.

Ben de 7 kullanıyorum. Tam 8'e geçmeyi düşünüyordum ki bu güncelleme mesajıyla karşılaştım.

Windows 7, 8 ve 8.1 kullanıcıları normal güncelleme yapar gibi Windows 10 güncellemesini yapacaklar. Bu güncelleme zaten herhangi bir veri kaybı yaşatmayacak.

Ama şu anda çıkan ve güncellenecek sürümü "Tech preview", sorunlar olabilir. Tam sürümü çıkınca güncellersiniz.

peki bu güncelleme sınırlı ya da demo gibi bir şey olmayacak değil mi? yani bildiğimiz normal windows?

bir de 7'den memnunum aslında. gerek görmüyor ama ileride sıkıntı çıkarmaya başlayabilir de. şimdilik böyle devam edeceğim.

7 den 10 a karismam ama 7 den 8 e cikmayin. cikmayin dedeler

Sınırlı sürüm değil, orjinal 7, 8 veya 8.1 lisansınız varsa ilk 1 yıl ücretsiz upgrade edebiliyorsunuz. Bu 1 yıl olayını değiştirdiler mi bilmiyorum ama ilk açıklamaları böyleydi.

güncelleme demo değil tam sürüm.

Orjinal olmayınca zaten güncelleme öncesinde orjinalliği kontrol ediyor Microsoft, orjinal olmayan Windows ile güncelleme yapmak gereksiz bir atraksiyon. Onun için illegal ayrı yollar üretirler çıktıktan sonra.

Rezervasyon isteğinde bulunup mailimi girdim ama gelmedi onay maili 20 dakikadır. herhalde indirme aktif olduğu zaman haber verecekler.

Windows 10 şu anda preview sürümde. Bu çıkan olay tam sürüme geçildiğinde size indirme iznini verecek bir ön rezervasyon. Tam sürümü bedava yani. Tech Preview değil. Yıl sonuna doğru çıkması bekleniyor. Windows 8'e bedava güncelleme yapılmamıştı. 29 liralık bir kampanya vardı ve Windows'un orijinalliği kontrol edilmedi. Ben çakma Win7 ile aldım oradan biliyorum. Şu an Win8'im orijinal.

www.youtube.com

hdakhfdak ezbere bilsem de linki acınca yine guldum, sagol:)

www.youtube.com

www.youtube.com bu benim türk dizi tarihinde en güldüğüm sahne sanırım

dursun fava aattım

beraber izleyelim.
1kezban1mahmut.delivizyon.com

www.youtube.com
www.facebook.com

Louie sezon 1 episode 1

Muhtemelen biliyorsundur ama: www.youtube.com

Bunun devamındaki kahraman olma sözü verip, sonrasında oyuncak silahtan korkup kaçtığı kısmı bir türlü bulamadım.

www.youtube.com bu aralar buna taktım komikli videoları tekrar yorumluyorlar youtube yorumlarıyla.

dedigin dogru. adamin turkces yuzunden beynim yandi. hani siveli miveli olsa yine anlarsin siveli de degil ama abdullah ocalanin turkcesi bir tuhaf.

adamı özgürlük hareketinin lideri olarak görüyorlar.Yok örgütteki kadınlara tecavüz etmiş yok cahilmiş konuşamıyormuş bunlar önemli değil.Maşa olduğunu söylediği video da oldu ama kimsenin fikrini değiştirmemiştir bu durum.Önemli olan kültürden ziyade ne yaptığı.
O örgüte terör örgütü demiyorsan zaten adamı takdir etmen şaşırtıcı olmaz.

amusan bence öyle degil tam olarak, gerilla hareketi diyen de olabilir onları desteklemesem de anlıyorum bi sekilde. ben sadece bu herifte herhangi bi hareketin önderi olabilecek kapasiteyi gormuyorum, ve o kadar kafası calısan zeki insan destekliyor bunu. nasıl oluyor hakkaten merak ettigim bu

bedel ödemeyi göze almış olmakla ilgili bence. öcalan kültünü yaratan şey şu anda hala bedel ödüyor olması değil mi biraz da?

peki bedel ödemeyi göze almıs insan, insanları dagda mucadeleye cagırırken idam edilmekten korkup karsı tarafın duymayı isteyecegi şeyler söyler mi? burda tabandan birinden bahsetmiyoruz, önder vasfı atfedilen biri.

tayyip de konuşuyor. ne oldu ki? şimdi bir bakıyorsun, belamızı sikti, belamızı. selonun ne halt olduğunu, amacının ne olduğunu bilmeyen zaten yaşamasın. sırf adam düzgün konuşuyor diye "adam" yerine koymak ne kadar mantıklı?

konuşmaları kötü olsa da öcalan teorik olarak (sosyalist teori kastediyorum) bilgisiz bir adam değil. Yorumları ve çıkarımlarını doğru bulmasam da ''bir şey bilmiyor'' denebilecek bir adam değil.

öcalan ve pkk ile ben de ideolojik olarak ters bir yerdeyim. ama böyle şeyleri değerlendirirken kişiliklerine bakmamak gerekiyor. öcalan egoist, bencil, pragmatist bir adam. konuşmayı beceremiyor. bunlar doğru. ama 1980de türkiyenin bütün devrimci- devlet karşıtı hareketleri yok olurken, doğuda -batıya oranla direniş kültürünün ve birikiminin olmadığı bir yerde- pkk gibi devleti kendi doğruları için dize getiren, genç kadın erkek yaşlı demeden bütün bir halkı hakları için ayağa kaldırmış biri.

sırrı, selahattin ve nice kürt insanı abdullah öcalanın kitaplarıyla siyasi düşüncelerini birikimlerini elde etmişlerdir. ayrıca öcalan hapse girmesine rağmen hala türkiyenin en güçlü 3-4 adamından biri konumuda kalabildi 16 senelik tecrit boyunca. bazen kendi çıkarı için dansözlükler de yapsaa şu an mücadelesi başarıya ulaştı.
ki abdullah öcalanın konuşamamasını biraz da aşırı bilgisine bağlıyorum ben. akademisyenlerde çok görülen bir olaydır. olayı basit anlatmaya çalışıp hiç anlatamamak.
abdullah öcalan kişisiyle önder abdullah öcalan farklı. tc yalayan, kadınları taciz eden,konuşamayan vs. önder, teorisyen, uzlaşmaz hatta peygamber. fikri olarak kürt halkına ihanet etmedikçe önder abdullah öcalan kürtler için öyle kalacak.
türkiyenin en entelektüel ve güçlü iki isminin fethullah gülenle abdullah öcalan olması da türkiyenin ayıbı :)

@hamitt, az önce mesajla da bunu tartıstık bi arkadasla. adam cok kitap yazmıs cok doluymus falan diye dusunmuyorum ben. adamda hakkaten akılla ilgili bi sıkıntı var gibi. akademisyen karsılastırması bana makul gelmedi o yuzden. bi de velev ki öyle olsun, adamın hitabeti kötü de kitapları süper, e bu hareketin tabanı cok okuyor da bizim mi haberimiz yok? türkiye'de okuma oranları belli, e egitim seviyesinin dusuk oldugu yerlerde lise cagında cocuklar öcalan kitapları okuyup mu daga cıkmıs?
2. bütün sosyalist hareketlerin tepesine binilirken, pkk başta sosyalist, sonra sürekli degişen çizgisiyle varolmayı sürdürebildiyse bu muhtesem bi inanc basarısı yerine emperyalist odaklarla süregelen işbirliğinin bi kanıtı olamaz mı?

art
bu zaten belli olan birşey.Zamanında Türkiyede Heron yokken çatışmadan önce pkknın heronu nu gören yüksek rütbeli komutanlar var.Emperyalistler de destekliyor olsa en baştaki kişi önemlidir.Adamların umrunda mıdır BOP vs. herkes kendi hedefine ulaşma peşinde.

ya sanki içeriye girmeden önce hiç kitap okumamış biri gibi geliyor bana bu öcalan. bu yüzden şu son dönemde verilen kitaplardan aşırı etkileniyor olsa gerek. yani bir insan tamam etkilenir okuduklarından da bir anda sümerler konusunda uzman olması, ardından bookchin okuyup da yolunu resmen değiştirmesi, hatta bdp kadrolarındaki değişiklikten tut da bugünkü hdp'nin ana hatlarına kadar çoğu şeyi buna göre belirlemesi garip geliyor bana. ilginç ilginç tabirler çıkarıyor ortaya. kusura bakılmasın ama hafiften tuğçe kazaz'a bile benzetiyorum. takipçilerinin hele garip bir sevgisi var. neolitik kıraathanesi nedir yahu :) bilmiyorum ben cahilim belki de. ne diyorduk? uygarlıksal gelişme temelinde cinsiyet eşitlikçi ekolojik demokratik toplum paradigmasına dayalı demokratik konfederalizm.

ya burada tartışılacak acaba denilecek bir durum yok. adam 68-78 arası kuşakta öğrenci lideri zaten. doğu perinçek vb başka örgüt liderleriyle ortak panelllere, tartışmalara katılan, apocular diye kendi grubunu kuran, kürt sorununu devrimci mücadeleye ilk sistematik şekilde taşıyan adam. ayrıca oradaki insanlar okuyo mu demişsiniz ama pkk hakkında biraz araştırma yapsanız, silah tutana ve çatışmalara girene kadar okumanız gereken marksist-leninist ve öcalan külliyatı var. ve gerekli gördükleri başka kitaplar. dağda da böyle şehirdeki yasal-illegal örgütler de böyle, hapishane örgütlerinde de böyle. sadece okumak değil bunları tartışmanız içselleştirmeniz gerekiyor.

ben hem soruyu hem de çıkarımları araştırmaya üşenen bir tavırda görüyorum. hapse girmeden önce yazdığı bir kitabı, ya da savunmalarını okumak, tezlerini okumak yeterli aponun entelektüel gücü açısından.
eski 68liler tarafından "sıska esmer bir çocuk geldi bana bir gerilla örgütünden bahsetti" denilen adamın son 40 yıl türkiyesini nasıl şekillendirdiği, kürtler açısından da neredeyse hatasıza yakın bir mücadeleyi kurduğu bariz.

2.sosyalist hareketlerin çözülmesi için devrimci-yol ve darbe tartışmalarına bakılabilir. büyük devrimci örgütlerin lider kadrosu çok çabuk yakalandı ve çözüldü. bu da bütün örgütlerin darbe döneminde çökmesine neden oldu. diğer etken de sosyalizmin global çöküşü. 1990dan sonra sosyalist militan kitle tamamen yok oldu. sosyalizme inanç yıkıldı. öcalan da burada olayı biraz daha demokratik milliyetçiliğe çevirerek kurtardı. kürtlerin var olma mücadelesiyle, işçilerin eşit olma mücadelesinin motivasyonu çok daha farklı. ha türkiye sosyalist hareketi işçiden ziyade küçük burjuva kitlesine sahip olduğundan bu çözülme daha hızlı oldu.
ayrıca doğuda pkk kendileri dışındaki hem kürt örgütlerini hem sosyalist örgütleri kanlı şekilde ya da işbirlikçi diyerek tek tek yok etti.

bir de öcalanın beni belki tek etkileyen olayı, ileri görüşlülüğü. kadını siyasete erken sokarak hem silahlı ve politik güç elde etti kadınlardan, hem de demokratik siyasette şu anki bütün türk partilerinden önde bir anlayış yarattı. ayrıca ekoloji, adem-i merkeziyetçilik, doğrudan demokrasi, hdp projesi bunların hepsi öcalanın yabancı post-marksist teorisyenlerin teorilerini türkiye'ye ve kürtlere uyarlamasının sonucu. hem de çok erken dönemde.

kendisini sevmem, ama eleştiriler fazla sığ olduğu için "apocu" gibi savunmak durumunda kaldım. garip duygular içerisindeyim. en son tayyip erdoğanın zeki olmadığını savunan bir arkadaşıma karşı böyle bir durumda kalmıştım :)

türkiye'yi nasıl "atatürk" kültü üzerinde "çağdaş, ileri" falan filan hale getirmeye çalıştılarsa, kürtlere de "öcalan" kültü" üzerinden aynı şeyi yapmaya çalışıyorlar. tüm medya söylemleri, parti propagandaları, hatta diyarbakır'ın bir mahallesindeki mahalleleliler arasındaki konuşmalar bunun etrafında şekillenmiş durumda. ve o noktada "elalem ne der" "mahalle baskısı" falan da devreye giriyor, adam komşularına veya müşterisine, ticaret yaptığı adamla arası bozulmasın, dışlanmasın diye eline öcalan posterini alıp mitinge gidiyor, öyleymiş gibi konuşuyor... azımsanamayacak bir kısmı da öcalan'ın bir hain olduğunu içten içe biliyor, mesela şu konuşuluyor son zamanlarda: "tamam öcalan hapisten çıkacak da, onun mevkii hazır, ya da partide falan veya bir yönetici olarak bir mevkiide bulunmasa bile krallar gibi yaşatılacak; peki dağdakilere nolacak, yahut halen hapiste olanlara?" böyle bir rahatsızlık mevcut, ancak dillendirilmiyor. ikincisi bir bıkmışlık var ve "eeh yeter artık çektiğimiz, nolursa olsun bundan daha iyi olur muhtemelen" diye göz yumuluyor işte.

bir de, öcalan henüz yaşadığı halde -o da meçhul ya- bir mit haline geldi zaten, şöyle bir tartışmaya şahit olmuştum, biri ötekine öcalan'ın bir kitabında ulus devletin emperyalizme olan direnişi zayıflatacağı, hatta ona boyun eğiş demek olduğunu söylemiş; diyor. (ben meselenin aslını bilmiyorum da ilgilenmiyorum da öcalan ne demiş diye) öteki de "hani özgür kürdistan nolacak, öcalan böyle bir şey demiş olamaz." minvalli konuşmaya başlıyor ve tartışma alevleniyor, biz diğerleri oradaki ortamı sakinleştiriyoruz akabinde falan...

aynısı mustafa kemal'e de yapıldı. bir dindar-vari bir mustafa kemal var, bir ateist mustafa kemal var, bir sosyalizme biraz daha meyilli bir tanesinden bahsediliyor... peki hangisi gerçek?

ya da gerçekte mustafa kemal, öcalan... yani kültleştirilmiş o liderler sadece halkları yönlendirmek, bir toplum mühendisliği yürütebilmek için üretilmiş, etrafında bir söylem ve ideoloji oluşturulmuş birer mitos mu?

pay biç, mustafa kemal öyle bir anlatılıyordu ki kitaplarda, yahut insanlar tarafından, ben 13-14 yaşlarındayken boyunun 1.70 civarı bir şey olduğunda "hadi canım ordan öyle şey mi olur demiştim", ki hala bunun dillendirilmesini bir aşağılama unsuru olarak görenler fazlasıyla varlar, yaşlı başlı adamlar üstelik.
mesela yine türkçe'ye "harf devrimi" adı altında yapılan işgal operasyonu, kürtçe'ye de yapılacak, kendilerince bir dil ve tarih kurgulayacaklar, halihazırda kurguluyorlar da, ve onun etrafında bir "kürt modernizasyonu" gerçekleşecek.

ha dersen ki, "e olm modernizm iyi bişey değil mi?" o vakit ben bunları boşuna yazdım demektir.

fiski

Vodka. Since 1453.

şarap.

meyve suyuymuş gibi servis edilir kimse çakmaz.

votka-redbull-fişne.

masa altıysa vodka iyi gider.

vodkayla karıştırın bir şeyleri kimse çakmaz meyve suyu bardağında.

Vodka +1

shot jager kolanın içine,yada viski

Bi zaman sonra mühim de değil zaten. Arkadaşımın düğününü içip içip tek başıma felakete sürükledim, bütün yaşıtlarım beni haplanmış serseri sanıyorlar, ama arkadaşın ailesi falan sen ne manyak eğlendin dedi sonra. Ortamın hakkını verince her şey affediliyor.

Masa altında dönen dolapları herkes bilecek yani. İki masa adam hep bir ağızdan vişne suyu içmez ya, helbet karıştıracaklar bişilerle.

Viski +1

Vodka +1

o kim?

Bugün canlı performansını youtube'dan dinledim çok detone oluyor, o yüzden çok başarılı bulmuyorum kendisini, tarzını da sevmiyorum zaten.

Kezban.

şuanda beyaz show'da görünen, esmerce, koca ağızlı şarkıcı

sevmiyorum.

Sevmiyorum ama nötre yakın sevmeme, çirkin, sesi de idare eder işte.

Ben de nötrüm. Sevecek ve sevmeyecek kadar önemsemiyorum acikcasi. Samimi bir kadin ama.

Verse nefessiz kaçarım. Tip leş, ses leş, tavır leş.

Not: Tabi kocası olan bi kadın için ''verse'' tabiri hoş değil ama üstte biri verse nefessiz dediği için yazdım.

radyocu rıza esendemirle ben bilmem eşim bilire katılmışlardı. lanlı lunlu çok fazla konuşuyor.

aynı fikirdeyim seninle

Prozodi hatalı iğrenç şarkıların icracısı, çılgın eşeklerin baş düşmanı, daha da kelimelerime yazık.

ya tuhaf bir cevap olabilir de kuaför yerine bence bir arkadaş çevrenizi zorlayın. Dreadlock yapmak o derece zor bir şey değil bir tanıdığınızın dıdısının dıdısı illa yapıyordur. Çevremde dreadlock yaptırmış kimi görsem bir arkadaşa yaptırdım diyor. Kuaförler çok para alıyor. Süper yapan bulsanız da ''fiyatı uygun'' kıriterinde zorlanacağınızı düşünüyorum.

eyvallah. dediğinde haklısın tabii, sorun şu ki etrafımda rasta yapabilen tanıdığı olduğuna inandığım pek bir kimse yok. olmadı kendim yapmaya çalışırım.

Dolmuş okulun içine ne kadar giriyor bilmiyorum.Fakat Hacettepe'nin metro girişi okulun iç tarafının ciddi şekilde uzağında. (yürüyerek en iyi ihtimalle 45 dakikası var kampüse girişinizin) Metro kullanacaksanız bunu göz önünde bulundurun.

Metroyla gidersek sonrasında oradan taksi falan bulunurm mu? Yoksa aştiden dolmuşa binmek en garantilisi mi?

O saatte trafik nasıl, dolmuşlar ne sıklıkta? Yabancısım ya nerelere vermişler sınav yerini...

Metro çıkışından karşıya geçtiğinizde ego durağı var, oradan hacettepenin içine giden egolara binebilirsiniz, genelde o durağın orada taksi de oluyor, egonun sitesinden 230a bir bakın hangi duraklardan geçiyor, 230 direk okulun içine gidiyor, eğitim fakültesi de ilk durağa çok yakın,
Aştiden hacettepe nin içine giden dolmuş yoktu en son,
Metro çıkışı ile aynı yerde bırakıyordu dolmuş,

Beytepe'ye iki kez gittim o yoldan taksi geçtiğine şahit olmadım. Otostop denenebilir ama duran pek olmuyor. Dolmuş en iyisi gibi şu an.

edit: a perfect life daha bilgili gibi, benden ziyade onun yazdıklarını dikkate alın.

Sanırım bir de metro çıkışından okulun içine giden 130 hattı var, direk metro ile gidebilirsiniz, egonun sitesinden geçiş sıklığını kontrol edebilirsiniz,

oradaki taksiler eğitim fakültesini biliyordur sanırım?

Bir de kızılaydan hacettepeye metro ne kadar zamanda gidiyor, bilen var mı?

Kızılaydan geçmiyor, sıhhıye köprüsünden binebilirsiniz,
Yaklaşık yarım saat sürer,
Eğitim fakültesi de, eğer ego ile giderseniz kampüsün içindeki ilk durakta inince sol tarafta, minik bi futbol sahası var, onun arkası indiğiniz yerde ego bwkleyen öğrenciler kesin olur, sorarsanız hemen gösterirler,

www.hdp.org.tr

@tiarwain, o dosyada içinde sol kelimesi geçen tek kelime passolig.

bildirinin tamamı sol görüş (kendi minvalimde) olduğu için içine solsolsolsol yazma gereği duymak istememişler herhal.

HDP kendini ''radikal demokrat'' olarak tanımlıyor. Radikal demokrasi de biraz postmodern, biraz liberal sol bir kavram. Hem bireyin özgül haklarını koruma hem de toplumları çoğulcu bir şekilde özgürleştirme talebi de diyebiliriz. Fakat bu ''özgürlük'' tanımını koyarken ortodoks mu denir, klasik mi denir o tip sol'dan ayrı bir noktadır. Soldaki, halkların özgür bir yaşam sürmesi için sınıf savaşıyla kendi iktidarını kurması gerektiği görüşünü reddeder. Sınıfsal mücadelenin yerini 21. Yüzyılda kimlik mücadelelerinin aldığını ve halkarın önce kimliklerini kazanmaları gerektiğini savunur. Bu kimlik içinde bulunulan bölgeye göre ulusal bir kimlik de olabilir, cinsel bir kimlik de veya başka bir şey de. Radikal demokratlar kendilerini sol olarak tanımlıyor mu ? Evet. Bence sol mudur ? Hayır.

selahattin demirtaş cnn türk'te, tarafsız bölge'de kendisini "solcu, müslüman, laik" olarak tanımladı. kaçıncı dakika kaçıncı saniye söyledi bilmiyorum, ama izlemeyi yeni bitirdim, üzerine basa basa söyledi bunları. partinin tüm bireysel özgürlükleri savunduğunu; hem bizzat hem de parti olarak insan hakları mücadelesi verdiklerini; çoğulcu demokrasiyi benimsediklerini belirtti.

program linki: www.youtube.com

kişisel not: verdiği cevaplara, üslubuna, eleştirilerine bakınca takdir ettim. pkk'lı olmasaydı oy verirdim. ha pkk'nın silahı bırakacağını bilsem yine verirdim de güvenemiyorum. göreceğiz bakalım.

başka kriter yoksa 2011 polo.

polo ile giulietta'nın aynı olduğu bir çelişki bu :/
aile içinse insignia
bekar takılacaksam culyetta

Insignia

yaşınız,medeni durumunuz,çevrede intiba bırakmak için mi yoksa pratik ihtiyaçlarınızı karşılamak için mi araç alacağınıza göre değişir.seçeneklerden 27 28 yaşlarında bir erkek olduğunuzu,bekar olduğunuzu düşünüyorum ve cevap veriyorum,benim sıralamam şu olurdu:

1 giulietta
2 mito
3 insignia
4 polo gti
5 a4 ( 2005 oşduğu için bu kadar geride yoksa 1e yaz)
6 eos

Giulietta
İnsignia
Polo
Mito
A4
Eos

Eğer ikinci elini de düşünüyorsanız polo'yu birinci sıraya koyun.

arabadan anlamam. tamamen tipine göre insignia diyorum.

polo ve guilietta arasındayım
gönlüm mini cooper dan yana. <3 <3 <3

spor olsun diyorsan guiletta ama yok ağırlık göstersin vs diyorsan insignia.

polo mito falan ufacık arabalar bu motorlarla tehlikeli olur elinde :)

listede uc farkli sinif var. kabin/bagaj hacmi olarak yeterliyse en optimum secenek polo.

Polo gti da yag yakma sorunu var uzak durun alfa romeo guiletta alin

dökülmez. ama saç şekillendirici ürün kullanırken saç diplerine, kafa derine kesinlikle sürmemelisin o zaman saçların hava almasını engeller. kırılarak dökülmeye etkisi olabilir mi aşırı kullanımda ? olabilir belki ama zamanla kel kalmanızı mümkün kılacak bir şey olmaz. o sadece genetik dökülme varsa olur.

Bir hastalık falan yoksa eğer, saç dökülmesi tamamen genetik bir durumdur. Yani saç şekillendiriciler falan saçını dökmez ama sağlıksız bir görüntüye neden olur.

Görevi ikinci yapışımda geçmiştim müdür. Ve aynen dediğin gibi, verilen sürede iki kere yapabilirdim de zamanında. Kontrollere alıştıktan sonra, araba sürmek gibi bi şeydi bence. GTA: SA'daki rc helikopter için de "Ulan ne biçim de zor ha" muhabbeti dönüyordu bi ara. La ilk defâsında geçmiştim.
İşte öyle...

bence bu rc helikopter/araba/ucakli bolumler gta'nin dogasini bozuyordu, rockstar da boyle dusunmus olacak ki gta:sa ile son verdiler bu tarz mini oyunlara. o bahsettigin bolum, gta vice city'i ilk oynayisimda bitirememe sebebimdi. yillar sonra satin alip tekrar oynadigimda gectim ilk seferde.

evet gerçekten zordu. ben şu yaşımdayım, yıllarımı verdim ama geçemedim :) gereksiz saçma sapan, yapılması zor bir aşamaydı. sırf o aşama yüzünden bitiremedim oyunu.

bu arada 3310 da gerçekten sağlamdı.

Benim için de o bölüm zordu hatta korsan oynadığım dönemlerde o görevi yapan bir arkadaşım vardı onu çağırırdım geçmesi için. Sonra oyunu steam'de alıp iş başa düşünce önce birkaç denemede yapamadım sonra aklıma farklı bir alternatif geldi. Bombayı alıp göreve başlamaktansa önce binaya gidip tüm personeli ortadan kaldırıp sonra bombaları yerleştirmek, bunu yaparak o görevi geçtim..

helikopteri kullanmayı becerebilene çok kolay
kimisi çok iyi beceriyor niye bilmiyorum :)
ben de süreli tekne bölümünü çok kolay geçmiştim millet onda da takılıyormuş
neyseki save gameler internette dolaşıyordu da mahone gibi bırakmadım oyunu :p

ben bu bolumu oynarken 10 kusur yasindaydim cok zor gelmisti. Bir kac saatimi almisti gecmesi. Fakat gecenlerde telefon'uma vice city yuklediydim tek seferde gectim.

O zamanlar ufak velet olduklari icin cogu kisiye zor geliyor herhalde.

bi defa tersine denk gelirse adamı fıtık ederdi.

ben gerçekten geçemedim zamanında. defalarca denedim yapamadım.

O hangisiydi? İnşaat halindeki bina içinde olan mı? 2. bilemedin 3. denemeden sonra yapmıştım onu. Olayı kavrayınca süre yetip artıyor tabii.

Felaket kolay öyle böyle değil. O görevi yapamayan helikopter süremiyordur Vice City'de. Yanlış hatırlamıyorsam 3 dakikada falan bitiriyordum ben.

2. 3. deneyişte geçmiş olmalıyım. klavyeyi ayarlayınca sorun kalmıyordu

bir kaç denemede geçtim. san andreasta da uçak okulunda çok zorlanmıştım, onu da deneye deneye geçmiştim.

ileri geri tuşlarına basarak araba sürmeye alışmışlar, yukarı-aşağı komutları olan uçağı süremiyorlardı.

ben helikopterin nasıl sürüleceğini anladıktan sonra zorlanmadan geçtim. çok da iyi hava taşıtı kullanırdım. ancak evet dediğiniz gibi geçemeyen çok kişi vardı. hatta bir akrabam, kendi mahallesinde "bölüm geçici" olarak ilan edilmişti. o helikopterleri bölümü geçemeyenler çocuğa gider, abi bir el atıver de şu bölümü geç derlerdi. ben de benzer bir şekilde evlere servise gittiğimi bilirim.

Hem o zaman küçüktük, hem İngilizcemiz yoktu kontrolleri anlayamıyorduk. İlk oynayışımda 10 yaşında felan ben de geçememiştim çok zor gelmişti. Ama 4-5 sene sonra hiç zorlanmadan geçmiştim.

Neden üretemediler diye düşünmektese üretmek için harcasan vaktini, senin gibi düşünen insanlar, sana, 'helal olsun lan adama, biz düşünürken uğraşmış didinmiş yapmış' derler.
Değil mi?

@Rumble birader evde pisirmeye makarna yok

Ticari değil henüz çünkü.

uçan arabalardan önce ışınlanma bulanacak sanırım. ki daha iyi olurdu.

uçan araba falan yok. sanki yapsak alacaksınız. dağılın serseriler.

Ulan denizi, suyu bile ticarete döktüler. Deniz kenarında villalardan adam gibi deniz kenarında dolaşanıycaz yakında. Az buçuk deniz gören evi dünya paraya satıyorlar. Bırak kardeşim havaya karışmasınlar. Yoksa vay halimize.

Her sene başında " yıl oldu 20xx uçan arabalar nerde o.ç'ları" diye geyik yapabilelim diye tabii ki.

yahu helikopter dediğin arabanın uçanı zaten.
araba nedir azami taşıyabileceğin insan sayısının çok fazla olmadığı karada giden araç. bunun havada gideni helikopter. illa hem karada gitsin hem havada diyorsan onu bilemiycem de uçan araban olduktan sonra karada ne işin var diye de düşünürüm..

"Ucan araba kesfedilemedi" diye bir sey yok. "Ucan araba neden yapilsin?" sorusuna gecerli bir cevap var mi ona bakmak lazim once. Yeni urunler gelistirilir, prototipi yapilir, daha sonra seri uretime gecer ama bu sade bir sey icat etmis olmak amaciyla yapilmaz. Ticaretini yapmak icin gelistirilir yeni urunler, biz tv'de gorup "vay be, teknolojiye bak" diyelim degil. Seri uretime gectiyse ticari bir urun olmustur artik. Genelde ticari bir urun olmaycak seyler uzerine calisilmaz. Arastirmaci bilim insanlari, muhendisler, servet sahibi insanlar degil, odenek alarak bir seyler uzerinde calisma imkani bulabiliyorlar. Kim, hangi kurum neden hicbir getiri saglamayacak ya da maceraya girmeye degecek kadar getiri saglamayacak bir proje icin kaynak saglasin, paralari doksun ki?

Ucan araba icin de ayni sey gecerli, ucan araba uretilmiyor demek, ucan arabayi uretecek teknolojiye erisemedik degil. Yeni bir teknolojiyi uretip seri uretime gecip piyasa surmek ha deyince olacak bir sey degil. Bunun kabul edilbilir bir maliyette olmasi, alip kullanmasi mantikli bir sey olmasi, maliyeti ile sagladigi fayda arasinda bir denge olmasi lazim. Ornegin kendi kendine vucuduna giyilip kendi kendine dugmelerini ilikleyen bir gomlege 25.000 dolar kac kisi verirdi eger icat edilmis olsaydi? Bugun bir ucan araba icat etsen kime satabilirsin, satsan alacak kisi hangi trafikte yasal olarak kullanacak, kimden ruhsat alacak? Onundeki onlarca engelden sadece 1 tanesi bunun halihazirda bir proseduru olmamasi en basitinden. Eger ucan araba uretmek cok dusuk maliyetli olsaydi, ayni zamanda cok kullanisli ve insanlarin cok ihtiyac duyacagi, cok fayda saglayacagi bir sey olsaydi belkide yuksek performansli ucan arabalar coktan uretilmis, produrleri uzerinde calisilmis ve yasal zemini, trafik kurallari vs. hazirlanmis, ilgili kurumlar kurulmus ve ucan arabalar vizir vizir dolasiyor olacakti. Tabi bunlar ornek, umarim anlatabilmisimdir demek istedigimi.

Ayrica son olarak ucan araba coktan yapildi. Ama hicbir zaman seri uretime gecmedi.

abi onu bunu boşver, saç olayını nasıl çözemezler ya? koskoca koyunu klonladılar saçı klonlayamıyolar. kol-bacak naklediyolar saç edemiyolar. çok acayip bişey ya.

gerek olmadığı için keşfedilmedi bence.

normal yolda giden arabayı adam gibi kullandık da uçan arabayı kullanmak mı kaldı?

modifiye şahin yapıp aklınca "yan yan giden" tipler var olm bu memlekette, uçan arabanın amk. daha bunun rusyası var, afrikası var, var oğlu var.

yaptıkları çok bile bence.

yapıldı ancak seri üretime geçmedi, çünkü ekonomik değil, güvenli değil. insanlar daha daha trafikte sadece ileri geri, sağa sola giden araçları kullanamıyor, bir de buna aşağı yukarı eklenirse neler olur sen düşün.

en.wikipedia.org
bit.ly (Feasibility and challenges bölümünü de oku)

Muhsin bey.

Deli deli olma

muhsin bey'i izlemiştim.

"Bayrampsa - Ben fazla kalmayacagim"

ilk aklıma gelen, güneşin oğlu.

anayurt oteli, kader, masumiyet, gemide, barda.

pazar bir ticaret masalı

Bir Zamanlar Anadolu'da.

Kader (2006) Zeki Demirkubuz
Kosmos (2010) Reha Erdem

tarihi roman dedin diye puslu kıtalar atlası denecek, ben demiş olayım bari

puslu kıtalar atlası ile daraltmayalım, ihsan oktay anar'ın bütün kitapları. Amin Malouf'a da bakılabilir

İslam dışında Robert Graves'ten "Ben, Cladius". Shakespeare'in eserleri. Tolstoy'dan Savaş ve Barış. George Eliot'tan "Romola"

amin maoluf semerkant

Devlet Ana, Beyaz Kale.

İskender Pala'ya da göz at derim.

kaplumbağa

ortodoks marksistlerle aralarındaki farklara yoğunlaş derim. illa ki çıkar

hegemonya kavramı. Marksist altyapı belirlenimciliğini ters yüz eden bir kavram. Bunun dışında sivil topluma ilişkin 3 farklı analizi var ancak lisans düzeyinde sorulması ayıp olur. Mevzi savaşı, elitlerin rolü, tarihsel blok gibi kavramlara bakmakta fayda var. Bunlar hegemonya ile de bağlantılı.

Protector güzel demiş. Hegemonya kavramı üzerine yoğunlaş.

Pasif devrim kavramı kendisine aitti sanırım, bunu biraz araştırıp Marksizme katkılarını irdeleyebilirsin. Hegemonya kadar önemlidir o da.

hapishane notları'nı mutlaka okuyun derim.

critical theory ile ilgili de soru gelebilir.

sevmek zamanı.

sema özcan ne güzel kadınmış.
sevmek zamanı film.

sevmek zamanı +1

burda ordaki doktordan daha iyi bilecek insanlar olduğunu mu düşünüyorsun?

fayfim +1

belli ki anksiyete devam ediyor. bir masaja filan gidin, rahatlayın siz bence.

doktorun dediklerinden sonra gelip burada ''sıkıntılı bir durum var mı'' diye sormanız doktorun anksiyete konusunda haklı olduğunun kanıtı zaten. Bir sene kadar önce ben de benzer sorunlar yaşadım düşünmemeye başladıkça yavaş yavaş geçecek.

anksiyete kardeşim allah kolaylık versin. masajla falan olcak iş de degil bu, dusunceyi düzeltmek lazım ama nasıl bilmiyorum. bende de var aynı dert.

aynısı bende bende, EKG çektirdim sonuç temiz görünüyordu ve tansiyon biraz yüksek bende de. şimdi burda olmamın sebebi de bu , uyuyamadım bu nasıl bir dert ya.

gayet güzel

güzel bence.
ama yazın falan güneşte ayaklar biraz yanabiliyor siyah olunca

gayet hoş

yani günlük kot, tişört, gömlek takılan biriysen

Tabanını sevmedim.

çok teşekkür ederim şu an iyice ısınmaya başladım :D
bir de nike kalıpları denildiği kadar dar mı? 1 numara oynuyor falan deniliyor
direkt kendi numaramı mı sipariş vereyim yoksa bir numara büyük mü?

tam böyle temmuz ağustos değil de hazirana kadar ve eylülden yağmura kara kadar giyerim diye düşünüyorum yazın şortla gezdiğim için boat shoes kullanıyorum genellikle :/ belki akşamları giyerim :)

numara konusunu bilmiyorum da sanırım benim bazı yerleri deri olduğu için biraz yakıyordu ayağı.yanlış bilgilendirmeyim sonra :)

İki gün önce 39 olan ayağıma 40 numara air dendim o bile dar geldi birazcık :) güzelmiş

ben rengini beğenmedim.

koşu dışında kullanacaksan kötü. giymeyin abicim şunları günlük hayatta yahu

numara konusu epey sorun yaratacak anlaşılan :/ en iyisi mağazada deneyip almak sanırım :/ bu modeli bulursam alır geçerim yoksa numara öğrenip netten alırım artık yapacak bir şey yok :/
teker teker teşekkür ederim :)

@danica rahatlık için tercih ediliyor genelde :) mevsim kararsız yazlık ayakkaplar şu an çok acayip duruyor, bot vs de ağır kaçmaya başladı çareyi spor ayakkabılarında buldum

güzel.

bence beyaz-turuncu ve gri-siyah olanları daha güzel

ifa

ifa

es

fifa. çocukluğumdan kalma bi nostalji sempatisi var. müzikleri, dünya kupası serisi gibi...

Ben gözümü pes'te açtım maalesef, fifa oynayamıyorum. Oynayabilsem fifa oynardım sanırım, çok övüyorlar çünkü.

Ps4 için konuşuyorsak, Pes 2015. Yeni nesilde Pes 2015 çok daha gerçekçi olmuş.

em-hu soccer.

pes

2015 için fifa diyorum ben.

saç spreyi kullanıyorum ben. orta uzunlukta saçlarım. şekil verdikten sonra sıkıyorum, zaten öyle kalıyo.

killi wax al. markası çok önemli değil. hem saçı dolgun gösteriyor, hem mat. tek sıkıntısı, güçlü saçlara şekil veremiyorsun bununla. tutmuyor saçı.

wax alıcaksın, wax ile saçını şekillendirdikten sonra sprey sıkıp kalıcılığını sağlayacaksın. markaların pek bi önemi yok, usulü bu yani eğer kalıcı şekil istiyorsan. sadece wax sürersen de olur tabi.

şıvarskofun osis diye bi waxı var, benim kullandığım en güzeli o. sprey için de loreal, tony&guy falan alabilirsin. biraz pahalı olur ama uzun süre gidiyor dediğin gibi 1 yılı çıkarırsın 2 ürünle. ayrıca saçını sık kestirirsen buna benzer sorunları pek yaşamazsın.

Duzlestirici kullaniyom. Sonrada suyla kalkan yerleri yatırım

Saç köpüğü kullanıyorum. Diğer ürünlerin verdiği zararı vermiyor.

Argan yagini oneririm. Sadece birkac damlasi mucize yaratmaya yetiyor.

pantene durulanmayan saç kremi + köpük. saçlar omzumu biraz geçiyor.

osis diyorum ben de...
urunu de alacaksaniz su siteden alin
www.kozmoya.com
ben buradan aliyorum hic bir sorun yok orijinal urun ve fiyatlar da kuaforlerdekinden en az 15-20 lira ucuz...

öyle geniş bir soru sormuşsunuz ki. her ülkenin iç hukukunu ve vatandaşlık şartlarını ayrı ayrı bilmek gerekiyor bu soruya cevap vermek için. hoş gerçi X ülkesi diye sorarsanız buna cevap vermek için yine bi araştırma yapmak lazım

emin değilim ama geçtiğimiz yıllarda ötenazi olmak için belçika vatandaşlığına geçen sonra da ötenazi olan biri vardı sanki. kendi ülkesinde ötenazi hakkı olmayan ve ötenazi olmak isteyenlere sanırım vatandaşlık verilebiliyor.

edit: www.gazetevatan.com belçika değil isviçre'de olabilir bu arada.

@evandro roncatto

ötenası istiyorum diyip vatandaşlığa geçtikten sonra "kandırdııım artık sizin ülkede yaşayacam" dersen zorla öldürüyorlar mıymış peki?

@bakhs hahahaha. ilginç tabii de ötenazi talebi kabul olan bir insan zaten çoğu yaşamsal faaliyetini yerine getiremediğinden kandırıp vatandaşlık kazanma gibi bir planı olmaz da herhalde. vatandaş olduktan sonra vazgeçenleri de vatandaşlıktan çıkarıyorlardır.

İsviçre'de var.

git ama hesabı odeme kaç

Gitme haci

Git ama sen de onu kullan.
Artık nasıl kullanabilirsen o senin yeteneğin.

Bugün iyi bir falci 50 den aşağı bakmiyormus. Senle bulusman bahane fal şahane diyor bence.

sen de fal baktır ona kitle hesabı.

haydaaaa. lan ne kullanması? kahve fal 50 lira tutsun, bunun hesabını mı yapacak? senden olsun istemiş ilk buluşmada, saçmalama. bariz bi şekilde saçmalama. git öde, başka yere götür onu da öde. yaw kafayı değiştir sen. ilk seferde kullanmak kelimesi aklına geliyorsa bi bok yaşayamazsın.

Bizim Bölümdeki kız mı acaba ? O da böyle kullanıyor insanları

Kesinlikle gitme buluşmaya. Boyle ucuzluk olmaz. :/

Yaman itici gerçekten. "Kahveler benden ama falına ben bakacağım" de.

hayatta gitmem böyle bir şey diyen birinin yanına. fal demiş bir kere, beyin yok.

arkadaslarini toplayip mekana erkenden git. kiz gelince hep beraber ayaga kalkip gulun. dunyanin kac bucak oldugunu gorsun orospu

kahve içerim ama fal baktırmak prensibim değil de

buluş, otur iç kahveleri sen de baktır fala, hatta en pahalasından yemek ye, sonra tuvalete gidiyorum diye kalktığında terket mekanı, mal gibi kalsın orada, hesabı da kitle.

ya yanlış anlamış olabilir misiniz? ben de fala büyüye vs. inanmam. ama kadınların erkeklerle gayet bilindik bir flört yöntemi bu. kahveler senden, yani sen beni buluşmaya davet eden, teklif eden konumundasın, yani bu iki arkadaşın karşılıklı buluşması değil. 'falıma baktırıcaz' şeklinde mi dedi tam olarak, zira dediğim gibi bir falıma bakarsın lafını ben de flörtöz olarak kullanıyorum, karşımdaki de falıma bakma ayağına ikimize ve geleceğimize dair, yarı geyik yarı da ahanda burda geyik gördüm geyik murattır konulu fal bakıyor. gülüyor eğleniyoruz.

Gitme bile ne alaka pazarlık yapmış bide yolunacak tavuk arıyor insanlar. Valla biri bana bişey ısmarladığında bile utanıyorum

Bence "aşırı samimiyet"ten söylenmiş bi cümle. Bi erkek olarak çok benzerini bi kadına soylemisligim var. Flört dönemi işte. 25×2 den 50 lira gecmis olsun eger ogrenci iseniz. Ogrenci degilseniz bişi olmaz, zorlarsan haftaya sevisirsin bile.

kız direk fail

engellerdim aklı basına gelsin

sucuklu yumurta sana bir soru: bu kadar zamandır interneti kullanabilen, buraya duyuru yazabilen biri olarak arkadaşlık sitelerini denememiş olamazsın herhalde?

ecift, pembepanjur, siberalem, okcupid ve bilimum diğerleri. bunlar için çekingenim vs demen bir bahane değil çünkü çoğu kez fotoğraf koyman bile zorunlu değil, sadece ilgil alanlarını ve amacını yazıyorsun. misal ben ciddi bakıyorum, evlenmek niyetim gibi. sonra sana laf atanlarla yazışıyorsun, istersen aklına yatarsa karşındaki görüşürsün.

ha buralara da girdim bana laf atanlarla konuştum ona rağmen beceremedim diyorsan hakkaten büyük bir sıkıntı var sende.

@ladonna yanlış yerdesin

kahve alana fal bedava olan, kahvenin de en fazla 5 lira olduğu yere götür. tavrına bak. bana itici geldi. şakadır umarım..

saçmalama. kızın 30 tl parayı düşündüğünü hiç sanmıyorum. zaten her durumda senden değil mi? ilk buluşmada kıza mı ödetiyorsun?

hoşlanmadıysan gitme, itici diyorsan düzelmez zaten. gitme.

gitme bence. bu kızla 2. buluşma istiyor musun ki?

kaç para fal da kahve de amk? 20 liralık kahvenin kullanması mı olurmuş? nasıl fakirlik, nasıl küçük hesap?

kaç.